Okurlarımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz? Ben Birsen Bulan, 1990 senesinde öğretmen bir anne babanın kızı olarak…
Okurlarımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Ben Birsen Bulan, 1990 senesinde öğretmen bir anne babanın kızı olarak Adana’da dünyaya geldim. İlk üniversitem Adnan Menderes Üniversitesi’nde Turizm Rehberliği bölümünden mezun oldum. Sonraları da Çocuk Gelişimi ve İlahiyat bölümlerini bitirdim. Şimdi de Psikoloji lisans bölümü dördüncü üniversitemi okuyorum. İki dönem Ankara Turist Rehberleri Odası’nda yönetim kurulu üyeliği yaptım. Aynı zamanda profesyonel olarak turist rehberiyim, bunun yanı sıra Nirvana isimli bir yoga akademim de var. Nirvana bizim organizasyon firmamız; yoga kampları, inzivalar, büyük ve teşvik edici organizasyonlar gerçekleştiriyoruz. Bir turist rehberi olarak bildiğim ve konuştuğum diller İngilizce ve İspanyolca. Şu anda aktif olarak turist rehberliğine devam etmekteyim.
Turizm sektörüne ilginiz nerde başladı?
Çok erken yaşta başladım sektöre, eğitimci bir annenin çocuğu olarak 14 yaşımda lisedeyken Antalya’da bir otelde halka ilişkiler müdürü olarak çalışmaya başladım, 19 sene önce. O günden bu güne de otel görevleri, acentelerde operasyon sorumlusu olarak çalıştım. Sonraları da Nirvana’yı kurdum.
Nirvana’yı kurarken sizi etkileyenler nelerdi?
Yaklaşık 5 yıl kadar Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde ikamet ettim. Daha sonra Endonezya, Bali’de de bir süre yaşadım. Sufi hayatını tanıtım organizasyonları gerçekleştirdim. Kaliforniya’da ikamet ettiğim dönemde hayat çok boş gelmeye başladı ve bir gecede bir karar verdim. Sırt çantamı alıp Guatemala’ya uçtum. Guatemala’ya geldiğimde ne yapmam gerektiğini, beni nelerin beklediğini bilmiyordum. Bir gölde kısa bir bot yolculuğundan sonra bir çiftliğe ulaştım. O çiftlikte hayatım değişecekti. Ben bunu o zaman bilmiyordum. School Yoga Institute dünyaca ünlü bir yoga okulu. Orada bir eğitim alacaktım. Bizi bir kampa aldılar ve o kampın sonunda yoga eğitmeni olarak dünya çapında bir sertifika sahibi olmuş oldum. Ardından Guatemala’da yaşamaya başladım. İspanyolcamı da orada yaşadığım dönemde kazandım. Çalışmış olduğum gurular, hocalar ve şamanlar bana çok büyük vizyon kazandırdılar. Şaman dünyasının en genç üyesiyle seremoniler gerçekleştirme fırsatı buldum. Meditasyon yaparken yüksek bir yerden düşüp ölümle burun buruna geldim. Bundan sonra hayatımın farklı bir bölümüne geçtim. Türkiye’ye dönüş yaptıktan sonra Bali’ye geçtim ve orada da bir süre yaşadım. Bali’de de tanışmış olduğum yoga hocaları sayesinde bir fikir gelişti; “bunu Türkiye’ye nasıl getirebilirim?” bu gördüğüm bütün örnekleri bir araya toplayarak Türkiye’de insanlara kaliteli, sağlıklı yaşamı öğretebilecek, doğanın içinde bir köy kurmak, Nirvana Yoga Akademisi’ni kurmak. Bu zor günlerden geçerken gençlerimiz için Bodrum, Kuşadası, Didim’deki kamplarımızı fiyat olarak ulaşılabilir yapıyoruz. Bu gençlik kamplarını da 5 gece 6 günlük olarak planlıyoruz. Fiyat olarak ulaşılabilirlik ve aktivite açısından zenginliği sebebiyle de tavsiye ediyorum. Yurtdışından Türkiye’ye de tanıtım olarak kullanmayı istiyoruz.
Nirvana Organizasyon olarak bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğunuz organizasyonlar nelerdir?
Bugüne kadar Nirvana Organizasyon olarak çok büyük projelere imza attık. Bunlardan birkaçı ABD’den bazı özel misafirleri Türkiye’de ağırladık. Çinli iş adamlarını pandemiden hemen önce çok büyük bir organizasyonda Sabancı misafirperverliğinde ağırladık. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın çok önemli organizasyonlarında rehberlik yaptım. Daha birkaç gün önce de HP firmasının dünya çapında en iyi satış yapan temsilcilerini Türkiye’ de ağırladık ve beş farklı programla Türkiye’yi tanıttık. Böyle tematik, özel işler yapıyoruz. Bu yaptığımız işleri sosyal medya aracılığıyla kişisel olarak paylaşıyorum. Paylaşımlarımdaki amacım da bulunduğumuz bölgeyi, felsefi açıdan değerlendirerek hayatın soyut kısmıyla somut kısmını buluşturabilmek. Böylelikle görmüş olduğumuz yerler daha anlamlı hale geliyor.
Bireysel olarak yürütmüş olduğunuz projeler var mıdır?
Türkiye’ye 2014’de kalıcı olarak dönüş yaptıktan sonra kendimi Konya’da buldum. Hep söylerler bilirsiniz: “gez Dünya’yı, gör Konya’yı.” Konya’da da İslamiyet anlamında çok değerli hocalarım oldu. Önde gelen hocalardan eğitimler aldım. Saçımı 3’e vurup 4 ay boyunca kendimi bir yere kapatıp ilahiyat eğitimi aldım. Daha sonrasında da bir süreliğine semazen olarak Sufi kültürüne hizmet ettim. Yaşamış olduğum Şamanizm, Paganizm, Budizm, Hristiyanlık ve İslamiyet deneyimlerimin sonucunda akademik olarak da İlahiyat bölümünü bitirdim ve böylelikle bir sentez yapmış oldum aslında. Çıkacak olan Bir-Sentez kitabım da bu deneyimlerimle ilgili. Bir-Sentez kitabımın yanı sıra Türkiye’de yoga eğitimi veren kurumların kaynak olarak kullanmaları için de Yoga Kaynak Kitabı’ mda yayınlanacak.
Gelecek hedefleriniz nelerdir?
Kısa vadede profesyonel mesleğimde kendimi geliştirmek istiyorum. Turizm sektörüne katkıda bulunmak istediğim çok fazla konu var. Hem kendi mesleğim olarak hem de turizm sektörünün kendi iç yapısı olarak. Bunlardan ilki kaliteli hizmet, buna çok önem veriyorum kendi mesleğimde. Bu kaliteli hizmetin getirisi olarak, sürdürülebilir turizm faydasını bütün Türkiye’deki turizm sektörüne örnek bir şekilde yaymak istiyorum. Uzun vadedeyse şöyle bir projem var: adından da anlaşılacağı gibi Nirvana dediğimiz zaman misafirimiz olacak kişilerin yaşayacakların en güzel deneyimi sağlamaya çalışıyoruz. Uzun vadeli hedeflerim içinde Nirvana’yla dünya çapında organizasyonlar yapmak istiyorum.
Bir turizmci olarak bu sektöre yeni girecek kişilere ne tavsiyeler verirsiniz?
Yeni başlayan bir turist rehberinin turizm sektörüne kazandırabileceği bir ilgi alanı varsa eğer, kesinlikle bu alanda kendini geliştirip bu temayı Türkiye turizmine kazandırmasını ve fark yaratmasını öneriyorum. Fark yaratmak ve iz bırakmak bir turist rehberinin öncelikli değerleri arasında olmalı diye düşünüyorum.
Yorum yapın!