Büyük Fırsat! Hızlı bir şekilde diş teli fiyatınızı öğrenmek ister misiniz?

Biyografi nedir? Nasıl Yazılır?

Bir bilim adamının, sanatçının, yazarın veya kanaat önderinin hayatını anlatan nesir eserlere biyografi denir. Yunanca kökenli bir kelime olan biyografi, bio ve graphic kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bio, canlılık ve hayat demektir. Graf ise eserler ve kitaplar demektir.

Bir kişinin kendi hayatını anlattığı eserlere otobiyografi denir.

Biyografi nasıl yazılır

Biyografi yazarken dikkat edilmesi gereken ilk kural kronolojik sıradır. Hayatı anlatılan kişinin doğumundan itibaren çocukluğu ve gençliği ile alakalı soru cevap anlatılmalıdır. Biyografisi yazılan kişi hayatta değilse vefatının detayları kitabın son bölümünde paylaşılmalıdır.

Bir biyografinin özellikleri nelerdir?

1- Biyografi kişisel izlenim ve fikirlere dayanmamalı, tamamen objektif olarak yazılmalıdır.

2- Defterde yer alan bilgilerin doğruluğu çeşitli kaynaklardan araştırılmalıdır. Doğruluğu kesin olmayan bilgilere eserde yer verilmemelidir.

3- Biyografisi yazılan kişinin fotoğrafları kitabın başında veya sonunda kullanılabilir.

4- Biyografiler sadece bilim adamları ve sanatçılar hakkında değil, toplumun bir parçası haline gelmiş kişiler hakkında da yazılabilir.

Sibel Can veya Sibel Canküre kimdir?

Sibel Can, 1 Ağustos 1970’de İstanbul, Karagümrük’te doğdu. Annesi Sezer Mudanlı Emine Gül, babası Yugoslav göçmeni Engin Canküre’dir. Sibel Can’ın gerçek soyadı Canküre’dir. Ünlü olunca sadece Can’ı kullanmaya karar verdi. Belki de babası Engin Bey’in zamanının en ünlü solistlerinin arkasında keman çalıyor olması onun şarkı söylemesinde en çok etkili olmuş olabilir. Küçük yaşta eğitime ara veren Sibel Can, müzikle çok küçük yaşlarda tanıştı. 13 yaşında babasının kemanı eşliğinde önce Viyana’da, ardından Almanya’da, ardından Hollanda ve İsrail’de şarkı söylemeye başladı. Kariyerine 13 yaşında başlayan Sibel Can, ilk işine Halikarnas gazinosunda yaşını gizleyerek şarkıcılık yaparak başladı.

Sibel Can müziğe nasıl başladı?

Dönemin çokta popüler olmayan Galata Kulesi ve Astorya gibi kulüplerinde şarkı söylemeye başlayan Sibel Can’ı, Nükhet Duru Fahrettin Arslan’a tavsiye etti ve bu tavsiye sonucunda Sibel Can, Maksim gazinosunda çalışmaya başladı. Yaşının gazinoda çalışmaya yetmemesinden kaynaklı, gazino ceza yedi ve ceza sonucu kapatıldı. Bu esnada devreye tekrar Fahrettin Arslan girdi. Görülen mahkemede Sibel Can’ın yaşını 6 yaş büyüttürdü. Bu sayede Maksim Gazinosu tekrar açıldı ve Sibel Can tekrar işine geri döndü. Üç yıl boyunca Maksim gazinosunda dans ettikten sonra aynı zamanda yine Maksim Gazinosu’nda Muazzez Abacı, Neşe Karaböcek ve Emel Sayın gibi önemli isimlerin alt kadrosunda yer alarak 17 yaşını doldurduğu ilk anda assolistliğe yükseldi. Ünlü sanatçı ilk kaydını 1987 yılında ”Günah Bize”yi Kervan Plak’ta yaptı. Bu albümde şansı yaver gidecekti ki Orhan Gencebay’la tanıştı ve Gencebay ilk albümünde Sibel Can’a büyük destek oldu. Yaptığı bu ilk album, şeytanın bacağını kırdı ve kısa sürede çok sayıda satılarak adının duyulmasını sağladı. 1988 yılında o dönemin en ünlü isimlerinden biri olan Hakan Ural’la Zerrin Özer’in evinde gizlice evlendi. Hakan Ural’la olan evliliğinden Engincan ve Melisa adında iki çocuğu oldu. Kariyer merdivenlerini hızla çıkan Sibel Can, hemen hemen her yıl bir albüm çıkarmaya özen gösterdi. 1195 yılında raks müziğe transfer oldu. Ve bu transfer ona büyük bir yükseliş sağladı. 1995 yılında farklı bir tarza imza atarak ”Şarkılarda Senden Yana” albümünü çıkardı. 1197 yılında Serdar Ortaç’ın bestelediği ”Padişah”lı albüm sayesinde Türkiye’de adından söz ettiren kadın sanatçılardan bir tanesi oldu. Ünlü sanatçı Hakan Ural ile 199 yılında yollarını ayırdı. 2000 yılında ”İşte Türk Sanat Müziği, İşte Sibel Can” adlı albümünü yayınladı ve yükseliş ivmesi giderek artmaya devam etti. 2000 yılı içerisinde Sulhi Aksüt ile evlendi bu evlilikten Emir adında bir erkek çocuk annesi oldu. Hızla gelişen müzik kariyerinin yanında, ismi star isimleri arasında yer alarak dizi ve filmlerde de oynamaya başladı.